• 0

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü

Written by Sabine Küper on . Posted in Explore, Feed the Sense, Subversives

57 yaşındaki bir kadın olan Ayten Kargın, İstanbul’da Boğaz’a yakın bir güvenlikli sitede yaşayan bir aile için temizlikçi olarak çalışırken karşılaştığı koşullara değiniyor ve “Adaletsizliğe daha fazla dayanamadım” diyor.
 Kargın, üniversiteye giden üç çocuğunun en büyüğünün masraflarını karşılamaya ve mezbahada kasap olarak çalışan kocasının maaşına katkı sağlamaya yardımcı olmak için işe başladı.

Doğu’nun fakir ili Tunceli’de doğan Kargın, ilkokuldan sonra okulu terk etti ve 18 yaşında evlendi. İstanbul’a taşındığında, ev işleri bildiği tek işti.

Haftanın beş günü sabah sekizden akşam altıya kadar söz konusu aile için çalıştı.  Ütü yaptı, yemek pişirdi, pencereleri temizledi, köpeği yürüyüşe çıkardı, halıları temizledi. “İlk yıllarda, profesyonel çalışma hayatının bir parçası olduğumun farkında değildim” diyor.

Çalışmaya başladıktan 13 yıl sonra, 2014’te işverenleri onu daha genç bir işçi ile değiştirmek istediklerini söyleyince, Kargın tavsiye almak için IMECE Ev İşçileri Sendikası’na gitti.  Aile buna kendisine haber vermeden onu işten atarak karşılık verdi.

Sendikanın desteği ile Kargın, sigortasız çalıştırıldığı için işverenlerine karşı dava açan Türkiye’deki ilk ev işçisi oldu. “İş yerlerimde pek çok kaza geçirdim, asla hiç bir şey istemedim” diyor.

Aile için çalıştığını kanıtlayacak yazılı bir sözleşme olmamasına rağmen, Kargın geliş ve gidişlerini kanıtlamak için site girişindeki kayıtları almayı ve bir hizmetçiyi kendisi için şahit olmaya ikna etmeyi başardı.

Kargın’ın cesareti ve dayanıklılığı mahkemenin, kendisine mütevazı bir emekli maaşı sağlayan, çalıştığı yıllar için işverenleri tarafından sosyal güvenlik primlerinin ödenmesi kararını vermesine neden oldu. Ayrıca, sendikanın yönetim kuruluna seçildi.

Kargın’ın davası Türkiye’deki işçi hakları için bir dönüm noktası, bununla birlikte yine de oldukça istisnai.

Devlet İstatistik Enstitüsü’nün verilerine göre, 15 ve üzeri yaşlardaki Türk kadınlarının sadece yüzde 28’inin bir işi var, bu oran erkeklerde ise yüzde 65. Kadınların istihdamı, iş sahibi kadınların yüzde 55’inin bulunduğu tarım ve hizmet sektöründe, erkekleri geride bırakıyor. Türk kadınlarının yüzde 19’u yarı zamanlı işlerde çalışırken bu oran erkeklerde ise yüzde 6,5.

Ev hizmetlerindeki kayıt dışı istihdam, özellikle kentsel bölgelerde vasıfsız kadınların çalıştığı önde gelen sektörlerden biri.

Pamukkale Üniversitesi’nin 2013 tarihli raporunda “İstihdam ilişkisinin karmaşıklığı, sosyal korumanın dışında bırakılma, sabit bir iş tanımının olmaması ve çalışma alanının özel karakteri, aslında iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerini ev işçileri için daha önemli hale getirmekte” deniyor.

IMECE sendikası şu anda üçüncü kattaki pencereyi temizlerken düşerek hayatını kaybeden 42 yaşındaki, iki çocuk annesi Rukiye Şimşek’in ailesine yardım ediyor. Ailesi, işverenlerini “ihmal nedeniyle bir başkasının ölümüne neden olma” iddiasıyla mahkemeye veriyor, ancak ev işlerini düzenleyen bir iş mevzuatının bulunmaması nedeniyle sonuç kesin olmaktan uzak.

Ne Türkiye’deki ev işçilerinin resmi sayısını ne de işyerinde kaç kişinin öldüğünü veya yaralandığını gösteren rakamlar bulunuyor, bununla birlikte ev işçileri ülkedeki kayıt dışı istihdamın en büyük sektörlerinden biri.

2013 yılında Uluslararası Çalışma Örgütü için Gülay Toksöz tarafından yayınlanan bir raporda, özel hanelerde yaklaşık 121.000 kişinin istihdam edildiği, bunların yaklaşık yüzde 90’ının kadın olduğu belirtiliyor. Uzmanlar, Türkiye’de sayıları giderek artan yabancı kaçak kadın işçilerin istismar, fiziksel ve cinsel şiddet ile karşı karşıya olduğunu söylüyor.

DİSK ve Genel İş sendikalarına göre, her 10 kadından sadece üçü istihdam ediliyor, bunların yarısı sosyal güvenlik sistemi dışında, yani kayıtlı değil. Her dördüncü kadın her gün şiddete maruz kalıyor, düşük yaştaki evliliklerin sayısı artıyor ve 2017 yılında evlenen her 10 kadından en az üçü 18 yaşın altındaydı.

İstanbul Boğaziçi Üniversitesi’nde siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler profesörü olan Mine Eder, bu gelişmelerin Türk toplumundaki karmaşık değişimlerin bir sonucu olduğunu söylüyor.

Kadınların daha aktif olduğu tarım sektöründeki iş gücünün azalması gibi yapısal hususların yanı sıra, cinsiyet rolleri muhafazakâr bir erkek egemenliği tarafından yönetilmekte. Bunun dramatik bir sonucu, kadına yönelik şiddetin artması. “Kadın cinayetlerine her gün tanık olduğumuz bir ortamda, çalışma alanındaki cinsiyet eşitsizliğini tartışamıyoruz bile” diyor.

“Bayan Yanı” isimli hiciv dergisinde, tüm karikatüristler kadın. Derginin Mart sayısı, kadınların Türkiye’de karşılaştığı sorunları trajikomik bir şekilde ele alıyor. Betül Yılmaz, şehirli kadın çalışanlar arasındaki aile içi şiddeti gizleme eğilimi ile alay ediyor. “Make-up-Video-Mind”, bir kadın video blogcusunun izleyicilerine dayak izlerinin nasıl kapatıldığını öğreten bir çizgi roman. Ramize Erer’in bir çiziminde, gözleri şişmiş, vücudu bandajla kaplı, kafası sarılı bir kadın “Ha ha, bana vurabileceği bir yer kalmadı!” diyor.

Karikatürist İpek Özsüslü, çocuk evliliğine dair çizgi roman yapıyor. Bir iğrenme ifadesiyle “Hamile kız öğrencileri çizerken aklımı kaçırıyorum” diyor ve ekliyor “Fakat bu bizim gerçeğimizin bir parçası.”

Özsüslü, Kadınlar Günü’nü anmak için İstanbul’da düzenlenecek bir yürüyüşün parçası olan gösteride olacağını söylüyor. “Sokaklarda, dışarıda olacağız… fırsatı kaçırmayacağız” diyor zevkle.

Ev İşçileri Sendikası’ndaki kişiler de yoğun, gösteriler için pankart hazırlıyorlar.

Bir tanesinde “Zenginler için cennete, ev işçileri için cehenneme hayır” yazıyor.

Tags:

Trackback from your site.

Leave a comment

You must be logged in to post a comment.

Sense of Time

Sense of Time is the first interactive module of the Cultural Internet Platform InEnArt.

Contact us

  • InEnArt
    Molla Çelebi Çesme Çikmazi 1/3
    34427 Istanbul/Turkey
  • + 90 - 212 - 292 41 34